Yazık diyebiliyorum, kaç yıl geçmiş halen seneler öncesinin video görüntülerinden besleniyoruz, sadece fotoğraflarla bezenmiş belgeseller çekebiliyoruz. Yanlış anlaşılmasın, bir belgesel yapıt olarak beğenmememden kaynaklı değil bu sitem, aksine beğendim ancak artık filmler istiyoruz, buradaki her bir hikayeyi-anıyı anlatan, elimizde bu kadar çok malzeme varken, sarsıcı yapıtlar bekliyoruz.
Can Dündar'a kızmam da söz konusu değil, ki zaten daha iyisini yapan da yok, ancak bu kadar şansı varken keşke diyorum, bir filme de önayak olsa...

Düşünün ki, kare kare fotoğraflarla kaydedilmiş bir anı, elimizde tüm belgelerinin olduğu bir gece, İstanbul Beylerbeyi Sarayı'nda gerçekleştirilen bir Balkan gecesi ve Atatürk'ün belki de son neşesi...
senin elinde bu geceye dair onlarca fotoğraf var, yani demek oluyor ki, oradaki her kişinin giyimi, görünüşü, yaptıkları vs hakkında bilgi sahibisin, bu sahneyi canlandır be arkadaşım...
Diyorum ya, bu bir kıvılcım, belki de ilk meşale, devamı gelecek diye umuyorum, burada özetlenen onlarca hatırat için birer film çekilecektir umudum.
Atatürk'ün son meclis açılış konuşmasında ki cümleleri belgeselde de verildiği gibi bence çok önemli, belki de en güzel özet ve belgeselin aşıladığı fikir; Gazi 1 Kasım 1937'de diyor ki:
"Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet yönetimimizdeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, yönetimde ve politikada bizi aydınlatıcı ana çizgilerdir. Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz."

Şevket Süreyya Aydemir'in TEK ADAM'da da belirttiği gibi Mustafa Kemal dogmalara inanmazdı, bilim insanıydı, genç nesil aydınlansın diye, kendisi oturup Geometri kitabı dahi yazdı, ve birçok terimi kendisi Türkçeleştirdi, elbette yeri gelince halka yakın olmak, ve bir takım hareketleri başlatmak için, camilere girecek, din adamları ile yakın olacaktı, oldu da, bence bunlar sadece bir devrimin sancılarıdır, tıpkı ilk anayasada mecburen koyduğu madde "Türkiye Cumhuriyeti'nin dini İslamdır" gibi, bunlar çokça malzeme edilir, fakat unutulmamalı ki, sadece birer geçiş döneminin gereken geçmiş takıntılarıydı ve ne mutlu ki önceden planlandığı gibi atlatıldılar, hilafet kaldırıldı, din insanların bireysel ibadetleri boyutuna indirgendi...
Film böyle birkaç küçük dokundurma dışında pek siyasete girmemiş, daha çok Atamızın insani yönü, aşkları ve zaafları aktarılmış, güzel de bir yaklaşım aslında, ben pek bunları yazmadım, yazıdan da sanki sadece siyasi bir belgesel portresi okunuyor olabilir- bunları yazmadım çünkü, bu hatıraların eleştirilcek ya da konuşulacak çok da tarafı yok, ne mutlu ki o da insandı ve bunları yaşadı, biz de arşivlerde saklanan bir çok el yazması gerçeği bu sayede öğreniyoruz...
En baştaki Nazım'ın şiirine dönersek, bu şiir hep bana Atamız ile Latife Hanım'ı hatırlatır, fakat sıkça söylenir ki Nazım bu şiiri onlar için değil, kendisi için yazmıştır, o da olabilir, öyle olsa dahi bana bu anları hatırlattığı için kullanıyorum :)
Film için en son olarak da, halen izlemediyseniz gidiniz, izleyiniz ve kendisinin de bu elyazısında yazdığı gibi onu hatırlayınız...
"Beni Hatırlayınız..."

Etiketler: Atatürk
p>-
<$Yorum Gönder